4 Ekim 2012 Perşembe

we just decided to

Bir gün uyanırsın ve rüyan derinliklerinde kaybolur.

Ne kadar anlamlı ne kadar doğru olduğu sorgulanabilir yine de ne güzel bir cümle..

Başlangıçlar her zaman heyecan verir, yapacağın hatalar, diğer adımını görememen, uyumun, uyumsuzluğun hepsi birikir beklersin elinden hiç bir şey gelmez koltuğuna yaslanır izlersin.

Hepimiz bir kere de olsa hissetmişizdir bu duyguyu değil mi?

Aslında böyle olmadığını bilerek izlemişizdir hemde. Bir adım ötede ne olacağını bilerek sadece olmamasını ümit ederek kararlar verdik olmasının istemediklerimiz için emek verdik ya sonra?

Bilinçaltımızın bildikleri gözlerimizin önüne serilmedi mi?

Şimdiye kadar hep beynimin içini bir ofis odası gibi düşündüm bir sürü dolap, bir sürü raf yaşadığın her olay tarih ve öncelik sıralamasına göre diziliyor henüz kapanmamış olanlar dosyalarında ama ağzı açık kapanacakları zamanı bekliyorlar. Arkadaş, eş, dost, sevgili, anne, baba hepsinin ayrı ayrı yazıyor isimleri..

Ve bir gün 'yangında ilk kurtarılacak' yazılı dosya -gizli- olarak mühürleniyor ve kapatılıp tarih sıralamasında en sona kitleniyor böylece hayatına devam etme anı başlıyor.

Acı ama gerçek !

Hayat bir eksik bir fazlayla akmaya devam ediyor, her geçen gün biraz daha iyileşmiş biraz daha umutla devam ediyor bir dosya kapanıyor yenisi açılmaya hazırlanıyor..


1 Aralık 2011 Perşembe

Ölüm Pornosu/Snuff


Chuck Palahniuk, dövüş kulübünü yazan en iyi yüz romancıdan biridir. Wikipedianın yalancısıyım. Ancak kitaplarında kullandığı argo terimler, öfkeli tarzı, kimsenin el atamayacağı konuları işlemesi ile bence pekte haksız sayılmazlar. Kitabı alırken düşündüm ismi bizim aslında yabancı olmadığımız ancak yabancılaştırıldığımız, fısıldayarak telafuz etmek durumunda kaldığımız tehlikeli o sözcüğü barındırıyordu. PORNO !
kitabın kapağı ve ismi içeriğinin sadece plesentası ilk sayfayı çevirdiğinde 'ayıp' kelimeler yığını "dan" diye kafana iniyor ama diyorum ya içinde hayat olduğu zarı yırtılınca çıkacak keza 24 saatte 190 sayfalık bir ölüm pornosunu elinizden bırakamıyorsunuz.
Bir kadın ,Bir erkek, giderek çulsuzlaşan iki porno yıldızı, Zelda Zonk ve 600 tane farklı cins 'erkek' 24 saatte 2 intihar. İlgi çekici bir çok hikaye tek konu altında nasıl etkileyici anlatılır ? 2 gün oldu bitireli ama hala aklımda bütün sayfaları..
Ben bunları bir heyecanla yazarken yaşadığım topraklarda bu kitabın çevirisini yaptıkları için yayın evi sahibi ve çevirisini yapan yargılanıyor. Tecavüzün sınırlarının yumuşatıldığı, kadını da erkeği de saksılaştıran canım ülkem ana fikri anlamayıp adında porno mu geçiyormuş hemen iddaname hazırlana tavrından asla kurtulamayacaktır.

28 Kasım 2011 Pazartesi

Görmek bir kum tanesinde bir dünya,Dünyayı bir kum tanesinde görmek

Masumiyet klişelieşmeye mi başladı , masum bi oyun mu? Oyun içinde masumluk mu?

Kadın erkek ilişkilerinde karşındakinden halihazırda olandan çok ısrarla aranıp bulanamayan istenir. Anlaşılması zor bir cümle olduğunun farkındayım buda durumu daha gerçekçi yapıyor. Anlatmak istediğim, hayatınıza almaya karar verdiğiniz adamı tanımaya başlarken önce dörtte dörtlük görürsünüz evren bütün nimetlerini onun üzerinde toplamıştır. Bu zamana kadar ne istediyseniz hepsi biçilmiş kaftanınızdadır. Sonra bulunduğunuz ortamın rengine bürünmeye, alışmaya ve yavaşça görünmez olmaya başlar 4te 3lük kısım eh işte dediğiniz 4te 1lik kısım ise keşke buda olsa oda olsaydı dediğiniz kısma dönüşür. Hayat daha gri daha sefildir. İşte asıl mesele bundan sonra başlamaktadır en başta var olduğuna inandıkların hiçbir şey ifade etmiyordur ve hoşuna gitmese bile karşındakinde bulunmayanı tespit edersin ve ‘olmazsa olmazım’ dersin. Biz bunları düşünürken, uygulama alanımıza dahil ederken yanımızdan geçip gideni fark edemez olduk. MASUMİYET !

Büyüdükçe kaybolandır, suçsuzluk, günahsızlıktır. Adına yüzlerce film çekilen bir çok film repliğine, şarkı sözüne konu olan kimsenin objektif olarak açıklayamayacağıdır. Özneldir, özün ta kendisidir. Aşktan daha ileridir bence aşkı her insan en azından bir kere yakalasa da insan masumiyet ruhunda yoksa ilelebet bulunamaz, yaşanamaz, hissedilemez.

21. yüzyılın son kuşağı olan bizlerin çok gerilerde bıraktığı bu sözcük kadın erkek ilişkileri karmaşıklaştıkça, romantizm yerini oyunlara bıraktıkça her derin sevginin, bağlılığın altında seks yattıkça masumiyet atalarımız gibi nur içinde yatacak biz sadece ah nerde o eski aşklar diyerek iç çekmekle yetineceğiz.

15 Kasım 2011 Salı

i couldn't explain why

Yazmaya çabalarsın elin klavyede gezinir, harfleri sayarsın ,yerlerini belleğinde tutarsın ama iki kelimeyi yan yana getirip cümle kuramazsın işte o sancılı dönemdeyim.
Bigün bunu da atlatacağım umuduyla..

14 Aralık 2010 Salı

my lullaby


Müzik çaları kulağıma koydugum anda refleks mi alışkanlık mı bilinmez maria mena tınısı duymak ister oldum.şarkıları bugune kadar yaşadıklarımın birer özeti sanki.

İlk ‘Sorry’ le başladı ilişkimiz ilk aşkım ilk terkedilişim geldi aklıma vuruldum şarkıya pişmanlık acı hüzün hepsi bir arada usulca kulağıma doldu. Uzun süre okul ev arasındaki 1 saatlik yolculuğumda bu şarkıyla başka boyutlara daldım hayaller kurdum bazen kendimi kahramanlaştırdım bazen karşımdakinin egemenliğine izin verdim.

Sonra ‘Just hold me’ ye açtım kapımı her dinlediğimde avaz avaz söyleme isteği uyandırır bu şarkı çok isyankar soruların cevabını bulmaya çalısan bulamayacağından emin ama hala ısrarcı ergen bir çocuk haline dönüştürüverir.Tam da nedenlerle boğustugum dönemde antidepresanım oldu ki bilirsiniz antidepresan ruhunu dizginlerken bir yandan had safhada ölme isteği uyandıran nadir ilaç türlerinden bir tanesidir- ne tezat.

Sonra duruldum kabullendim yaptıklarım, başıma gelenler benim isteklerimin yansıması dedim ‘Just a little bit stronger’

Hadi gayret !

Yavaştan yavaştan yeni arayışlar hazır olma yolunda emin adımlarla ne aradığımın değil yine belkide ne aramadığımın farkına varma aşamasında önce 'Cause i'm fragile i'm hopeless i'm not perfect but i'm free' sonra 'This bottle of wine' geldi.

Herşeyi bırak dedim. Düşünme !

Sen daha start çizgisindesin hazır konumuna geçememişsin bekle zamanı gelince o seni bulacak ve işte o zaman Maria senin için ' All this time' diyecek.

Ve oldu beklemeden olması mı şanslı yapar beni aradığımın karşıma çıkması mı bilemedim ama 'I'm in love again'

I'm in love

again again

and you may call me tomorrow my friend, yes

you may kiss me again and again

i'll hold on tight

14 Kasım 2010 Pazar

bulunmuş eski bir eskiz

07.06.10

Kimseyi sevemeyen, her yapılanda açık arayan, üzülmekten korkan ben ile aynı duyguları paylaşan onun hikayesi
Bir ipte iki cambaz dengede duramazmış yaşayarak anladım ilk düşenin ben olmasının üzüntüsünü ve pişmanlığını yaşıyorum.
Birini ne kadar sevdiğini elinden kayıp gittiğinde anlayabiliyormuşsun hayatına ne kattığını, tam nerde durduğunu yüzüne bakmayacağını anladığın zaman fark ediyormuşsun
kokusunu alelade yanından geçen adam da duyduğunda yer ayaklarının altından kayıyormuş onu anımsatan herhangi bir imge ruhundaki volkanı harekete geçiriyormuş
her gece uyuduğunda her sabah uyandığında tarifsiz bir acıyla duyabiliyormuşsun sevmeyi becerebildiğini anladığın anda, bırakıp gidebilme cesaretini gösterebiliyormuşsun
herşeyi eline yüzüne bulaştırıyormuş, ateşin çıkana kadar kendini unutarak ağlayabiliyormuşsun inkarların çaresiz kalıyormuş o sen sen o olabiliyormuşsun
söylediği içine işleyebiliyor, ağzından çıkan tek kelimeye muhtaç olabiliyormuşsun yeniden senin olacağı zamanı umutsuzca bekleyebiliyormuşsun gittiğini kimseye kendine bile itiraf edemiyormuşsun utandırmışsın, onda ki değerini bilmeden kurtulmak için çabalamışsın sınırın ötesindeki denizde yüzme cesaretini göstermişsin uçsuz bucaksız suda yüzmeye kalkmışsın tek bir damla bile ıslanmadığını anlayıp geri dönmüşsün ne fayda kuma ayağını sürdüğünde çamura bulanmışsın sen, sen olmaktan çıkmış bu kadar zamanda kurduğun düzeneği tek hamlede yıkmışsın.
Kendin yapmışsın oturup üstüne yine kendin ağlamışsın.

and they lived happily ever after


dizginlemek;

her dakika aklinda olani, yapmak için delirdigi seyi yapamamak, yapmamak. sözcükleri bile bile kendi bogazina dizmek. elini uzatip geri çekmek. bi yerde baskalarina zarar vericeni bildigi isteklerinde vazgeçmek

anlamına gelir.
Bu tabirle o kadar içli dışlı olmuşum ki ayaklarımı ıslatan suyun farkına büyük bir parlamayla vardım. koca koca yıllar olmuş yaşanmışlıklarımız tükenmişliklerimiz kucak dolusu sevinçlerimiz gözyaşlarımız birikmiş hepsini bir tekmeyle savurmaya kalkmışım ağırlık çökmüş yerimden kalkamamışım.

Eski resimlere baktım birlikte aldıklarımıza sakladıklarımıza, kuytuda kalan anıları açtım koydum yatağımın üstüne hızlandı nefesim düğümlendi boğazımda sustuklarım..

Bu defa kaçmayacağım beni lal eden neyse onun için savaşacağım konuşmak, yeniden sesimi duyurmak için bir arada kayıtsız şartsız güven için ne gerekiyorsa yapacağım diyorum da benim gücüm yok artık slow motion ilerlesin herşey derken koşturamam yine ben nerde ben olucam ? keşfe yeni başladım tekrar nostalji yapamam ki kimliğim aynadan yansırken sen,siz istiyorsunuz diye sürüklenemem ki
şu an bile arayıp sana sormak geçiyor içimden elim telefonda parmağım hissiz affet beni ..

bu bir özür yazısıydı senle beni bu hale getirmenin verdiği vicdan azabıydı tıktık sesleri ben değiştim siz aynı kalırken.
ÜZGÜNÜM !!
bize yaptıklarımdan
seninle olamadığımdan
bir daha nasıl olacağımızı bilemediğimden dolayı üzgünüm